Göz Hastalıklarında Tedavilerimiz
Körlük; gelişmesi önlenebilir, ilerlemesi durdurulabilir bir hastalıktır. Bazı durumlarda ise körlük tamamen tedavi edilebilir. Dünyadaki körlüğün %60’ı tedavi edilebilir ve %20’si önlenebilir.
Gelişmiş ülkelerde körlüğün ve az görmenin önde gelen nedenleri, öncelikle yaşa bağlı makula dejenerasyonu (YBMD), katarakt, diyabetik retinopati, glokom, retinitis pigmentosa gibi yaşa bağlı göz hastalıklarıdır. Diğer yaygın göz bozuklukları arasında ambliyopi ve şaşılık bulunur.
Gelişmekte olan ülkelerde ise mikrobik hastalıklar da bunlara eklenmektedir.
İçindekiler
Retinitis Pigmentosa Nedir?
Tavuk karası veya Gece körlüğü adları ile de bilinir.
Görme alanı daralarak ilerleyen hastalık, önce karanlıkta görmenin azalması ile kendini gösterir, renkleri seçmek zorlaşır ve yıllar içerisinde optik atrofi ile görme tamamen kaybedilir.
Hastalığın genlerle taşındığı düşünülmektedir. Ancak çevresel faktörlerin de etkisi vardır.
Dünyada her 4000’de 1 kişide görülür.
Retinitis Pigmentosa’da Ne olur?
Hastalık gözün retinasının bozulması ile seyreder. Retina, göz küresinin iç yüzeyini kaplayan, ışığı fark ederek bu algıyı beyne ileten sinir hücrelerinden oluşmuştur.
Hastalık sürecinde retinadaki ışık algılayıcıları ve renkleri seçmeye yarayan retina pigment epiteli, enflamasyon nedeniyle hasara uğrar.
Hasar zamanla gözün arkasına doğru ilerler ve makulanın tutulumu ve görme alanının daralmasına bağlı olarak görme keskinliği kaybına neden olabilir.
Makula dejenerasyonu, bu hastalıkta körlüğün en yaygın nedenidir. Süresi uzun olan hastalar, yaygın periferik dejeneratif değişikliklere sahip, retina pigment epitelinde maküler atrofi ve alacalı anjiyografik iletim kusuru olan hastalardır.
Ülkemizde 20 bin kadar retinitis pigmentosa hastası olduğu tahmin edilmektedir.
Retinitis Pigmentosa Tedavisi
Hastalığa yönelik özgün bir tedavi bilinmemektedir. Yaygınlıkla, antioksidan etkiye sahip vitamin kombinasyonları önerilmektedir ancak etkileri sınırlıdır.
Kök hücre tedavileri denenmiş, sonuç alınamamıştır.
Kliniğimizde Retinitis Pigmentosa Tedavisi
Retinitis pigmentosa çeşitli tedavi yöntemlerimizin yer aldığı kişiye özel bir program ile tedavi etmekteyiz.
Retinitis Pigmentosa Tedavi Başarısı
Hastalığın aşamasına bağlı olarak değişmekle beraber, tüm hastalarımızda görme alanı ve görme keskinliği kriterlerinde ilk haftalardan itibaren net düzelmeler elde etmek mümkün olmuştur.
Glokom Nedir?
Glokom, göz içi basıncı artışı ve görme siniri hasarı ile seyreden, kademeli olarak körlüğe yol açan bir grup göz hastalığını tanımlar. Glokom sözcüğünün kökeni Yunanca Glaukos’a dayanır. Mavimsi yeşil anlamına gelen bu sözcük, hastalığa özgü puslu iris görünümünü tanımlamak için kullanılmıştır.
Glokom dünyada körlük nedenleri arasında 2. sırada yer almakta ve görülme sıklığı giderek artmaktadır.
Glokom, uzun yıllar boyunca yüksek göz içi basıncı (GİB) sonucu gelişen bir körlük olarak düşünülmekte idi. Artık yüksek göz içi basıncı ile körlük arasında bir neden-sonuç ilişkisi tarzında bir bağlantı olmadığı anlaşılmıştır.
Bir dönem Primer Vasküler Optik Nöropati olarak kabul edilmiş, bugün bu tanımın da yetersiz olduğu anlaşılmıştır.
Tıbbi bir durum olarak glokom, optik sinir başında belirgin yapısal bozulmalar, sinir lifi demetinin zayıflaması sonucunda, sürekli görme alanı kaybı gösteren, ilerleyici optik sinir hastalığı sendromlarının bir koleksiyonudur.
Bununla birlikte, neden geliştiği konusunda hala bir fikir birliği olmadığı için, glokom belki de diğer tüm göz rahatsızlıklarından daha çok yönlüdür ve daha az anlaşılmıştır.
Glokom Metabolik Bir Hastalık Olabilir mi?
Glokom ile birlikte en yaygın görülen hastalıklar şunlardır:
- Hipertansiyon (%60,8)
- Diyabet (%58,3)
- Obezite (%43,1)
- Kolesterol ve diğer kan yağları yüksekliği (%33,6)
- Katarakt ise en sık eşlik eden göz hastalığıdır (%49.1) Bunun bir nedeni de göz içi basıncını düşürücü ilaçların yan etkileridir.
Bu liste glokomun bir metabolik sendromun bir parçası ya da belirtisi olabileceğini düşündürmektedir.
Glokom Bir Beyin Hastalığı Olabilir mi?
Son araştırmalarda, birçok glokom hastasının beyninde, gözün hemen arkasındaki bölgede karmaşık yapısal hasarları düşündüren değişiklikler gözlenmiştir.
Bu, beyindeki değişikliklerin bir glokom hastasının ilerleyen görme kaybına katkıda bulunabileceği anlamına gelir. Glokom süreçleri ile birlikte, beyinde de yapısal bozulmalarla seyreden enflamatuar değişiklikler tespit edilmiştir.
Bilim adamları, glokomun sadece bir göz hastalığından ziyade beyinde nörodejeneratif bozulma ile ilerleyen bir hastalık olduğunu giderek daha fazla kabul etmektedir.
Bu anlayış, yalnızca göze odaklanan tedavilerin neden işe yaramadığını da açıklamaktadır.
Glokom Tedavileri
Genel olarak glokom, göz içindeki artan sıvı basıncı veya göz içi basıncı (GİB) ile ilişkili bir göz hastalığı olarak kabul edilmektedir.
Oftalmolojik tedavi yaklaşımlarında, GİB düşürülerek optik sinirin – veya glokomatöz optik nöropatinin – daha fazla hasar görmesi önlenir. Böylece glokom tedavisinin etkinliği, GİB’nin ne kadar iyi kontrol edildiği ile ölçülür.
Glokom, tek başına yüksek (veya dalgalanan) GİB’den çok daha karmaşık ve çok yönlü mekanizmalar sonucu geliştiği gibi, körlük de GiB sonucunda ortaya çıkmıyor olabilir.
İlaçlar (göz damlaları) veya ameliyat yoluyla gözdeki göz sıvısı basıncını azaltmak, glokom tedavisi için standart bir yaklaşımdır. Ancak GİB düşürülüp kontrol altına alınsa bile görme kaybının önlenemediği durumlar çoktur. Gözün iç basıncı normal olduğunda da optik sinir hasarı oluşabilir.
Gece hipotansiyonu (düşük kan basıncı), düşük kafa içi basıncı, obstrüktif uyku apnesi, düşük kan basıncı veya periferik vasküler işlev bozukluğu dahil olmak üzere çeşitli faktörler optik sinire zarar verebilir ve daha fazla görme bozukluğuna yol açabilir.
Kliniğimizde Glokom Tedavisi
Glokomu çeşitli tedavi yöntemlerimizin yer aldığı kişiye özel bir program ile tedavi etmekteyiz.
Obezite ve Göz Hastalıkları
Obezite ve göz hastalıkları sıklıkla birlikte görülmektedir. Örneğin; Glokom, Yaşa Bağlı Makular Dejenerasyon (Sarı nokta hastalığı), Katarakt ve Diyabetik Retinopati, hepsi obezite ile birlikte seyreden hastalıklardır.
Bu durum göz hastalıklarının obezite ile ilişkisi olduğu gibi, metabolik süreçlerle de ilgili olabileceğini akla getirmektedir.
Metabolizmayı iyileştirerek göz hastalıklarını önlemek, ilerlemeyi durdurmak ve tedavi etmek mümkün olabilir.
Otoimmün Retinopatiler
Retinal antikorların rol oynadığı enflamatuar retina hastalıklarının otimmün olduğu düşünülmektedir. Bu grup hastalıklar henüz iyi anlaşılamamış olmakla beraber kanserle ilişkili retinopatiler, melanoma ile ilişkili retinopatiler, paraneoplastik olmayan retinopatiler gibi alt gruplarda incelenmektedir.
Bu hastalıkların tümünde de antiretinal antikorlar, ilerleyici görme alanı bozulmaları ve görme kaybı, ayrıca fotoreseptör disfonksiyonu bulunmaktadır.
Otoimmün hastalıkların aslında viral enflamasyondan kaynaklanabileceğine dair savlar da vardır.
Kliniğimizde Otoimmün Retinopati Tedavisi
Otoimmün retinopati hastalığını, çeşitli tedavi yöntemlerimizin yer aldığı kişiye özel bir program ile tedavi etmekteyiz.
Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu Nedir?
Makula retinanın bir parçasıdır ve gözün tam önündeki alanı görmesinden sorumludur. Bu bölgedeki sinirlerin hastalanarak merkezi görmenin bozulduğu duruma makula dejenerasyonu denir.
Göze giren ışık makulanın tam ortasında topluiğne başı kadar küçük bir alan olan fovea’da odaklanır. Fovea’ya Sarı nokta da denir. Hastalık, adını işte bu noktadan alır.
Retinada biriken toksinlerin hemen alt tabakadaki kılcal damarlara ulaştırılamayarak retinada birikmesi yüzünden, makula ve özellikle foveanın hastalandığı düşünülmektedir. Hastalık sürecindeki enflamasyon zamanla dejenerasyona yol açarak görme kaybına sebep olur.
Makula ayrıntılı görmeyi de sağladığı için, makula dejenerasyonunda sadece merkezi görme değil, görme netliği de bozulur.
Her yaşta görülebilmekle beraber, daha çok ileri yaşların hastalığıdır.
Gelişmiş ülkelerde yaşa bağlı maküla dejeneresansı (YBMD) 70 yaş üstündeki her 6 kişiden 1’inde görülmektedir. Görülme sıklığı giderek artmaktadır. Buna nüfusun giderek yaşlanmasının yol açtığı ileri sürülmektedir.
Ancak toksik birikim süreçlerinin, metabolik sorunlarla da ilişkili olabileceği düşünülebilir.
Makula dejenerasyonu önlenebilir bir hastalık olduğu gibi, göz içi enjeksiyonlar yapılmadan da tedavi edilebilir.
Diyabetik Retinopati Nedir?
Diyabet hastalığının komplikasyonudur. Yüksek kan şekerine bağlı olarak gözün ışığı algılayan tabakası olan retinanın damarlarının bozulmasıyla seyreder.
Başlangıçta belirti vermeyebilir veya hafif belirtiler verebilir ama körlükle sonuçlanır.
Diyabetik retinopati önlenebilir bir hastalıktır. Diyabetin tam olarak kontrol altına alınamadığı durumlarda dahi ozon tedavisi hastalığın ilerlemesini önleyebilir.
Göz Hastalıklarını Nasıl Tedavi Ediyoruz?
Kliniğimizde uygulanan çeşitli tedavi yöntemleri, glokom tedavisinde yoğun bir kombine tedavi şeklinde programlanır. Çeşitli göz hastalıklarında iyileşmeye katkıları gösterilmiş olan Ozon tedavisi ve Hidrojen tedavisi de bunlardandır.
Geniş bilgi için -> Göz Hastalıklarında Ozon Tedavisi; Göz Hastalıklarında Hidrojen Tedavisi
Tedavilerimizin Göz Hastalıklarındaki Önemi
Göz hastalıkları, ilerlemeleri önlenemezse körlüğe yol açarlar. Körlük ise en önemli sakatlıklardan biridir.
Görme yetisini korumak yüksek tedavi değeri taşır. Birleşmiş Milletler, her 5 körlükten birinin tedavi edilebilir olduğu gerçeğinden yola çıkarak, VISION 2020 Görme Hakkı İnisiyatifini başlatmıştır. TURGED
Göz hastalıkları; mercek kırma kusurları ve genetik olduğu düşünülenler de dahil olmak üzere, vücudun genel sağlığından bağımsız düşünülemez.
Bu yüzden tedavilerimiz sadece gözü değil metabolik sağlığı iyileştirmek üzere programlanır. Tedavi başarımızı bu yaklaşımımıza borçluyuz.
Kliniğimizde göz tedavileri invaziv olmayan ve tamamen yan etkisiz yöntemlerle yapılmaktadır.
Göz hastalıklarında hidrojen tedavisini araştıran yayınlara örnekler: Lapina 1998, Yokota 2015, Takahashi 2021, Neroev 2003, Cheung 2007, Neroev 2007, Tao 2016, Si-Yu 2023