Vitiligo Tedavisinde Ozon Terapi

Vitiligo bugüne değin kesin tedavisi bulunamayan bir kronik deri hastalığıdır. Ozon terapi bu hastalıkta aşağıdaki etkileri sayesinde başarılı sonuçlar sağlar:

  • Antioksidan etkiler
  • Antienflamatuar etkiler
  • Bağışıklığı dengeleyici etkiler
  • Ağır metal detoksu başlatıcı etkiler
  • Anti-viral etkiler
  • Stres yanıtını azaltıcı etkiler

vitiligo ozon terapi tedavisi alternatif doğal

Ozon tedavisinin vitiligo üzerindeki etkilerini gösteren bilimsel bulgular için devam ediniz

Vitiligo Nedir?

Vitiligo deride beyaz lekeler şeklinde kendini gösteren bir hastalıktır. Deriye rengini veren melanosit adındaki hücrelerin tahribatıyla seyreder. Deride fonksiyonel melanosit ve epidermal melanin kaybı görülür.

Edinsel (kalıtımsal olmayan) bir otoimmün hastalık olabileceği düşünülmektedir ancak bu teori bugüne dek kanıtlanamamıştır.

Vitiligo dünya nüfusunda, binde 5 ile yüzde 2 arasında ülkeden ülkeye değişen oranlarda görülmektedir.

Vitiligo Belirtileri

Vitiligo, ciltte beyaz lekelerin görünmesiyle kendini gösterir. Bu lekeler, farklı boyutlarda ve şekillerde olabilir.

Vitiligo lekeleri genellikle yüz, eller, kollar, bacaklar ve genital bölge gibi vücudun farklı bölgelerinde ortaya çıkar. Cilt güneşe maruz kaldığında lekeler daha belirgin hale gelebilir, ayrıca hastalık ilerleyebilir.

Vitiligo Neden Olur?

Vitiligo’nun kesin nedeni ya da nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte, hastalık sürecinden deriye rengini veren hücrelerde (melanositler) seyreden oksidatif stres sorumlu tutulmaktadır.

Zira vitiligo hastalığında epidermiste yüksek hidrojen peroksit (H2O2) ve peroksinitrit düzeyleri tespit edilmiştir. Bu serbest radikallerin varlığında, hücrelerin enerji üreticisi olan mitokondrilerde yapısal ve işlevsel bozulmalar meydana gelir. Mitokondrilerde ATP üretimi düşer, serbest radikal üretimi artar. Jingzhan 2022

Melanositlerin oksidatif strese bağlı olarak bölgesel tahribatına neden olabileceği düşünülen birkaç olası faktör vardır:

  • Genetik faktörler
  • Vücutta ağır metal birikimi/zehirlenmesi
  • Otoimmün bozukluklar
  • Stres
  • Cilt yaralanmaları
  • Viral enfeksiyonlar

Genetik Faktör

Hastalığa yakalananların çoğunun akrabalarında da vitiligo görülür. Buna karşın hastalığın genetik olduğu kanıtlanamamıştır.

Otoimmünite

Bu teori bir çok hastalık için, hastalık bölgesinde vücudun savunma sistemine ait hücrelerin görülmesi üzerine ileri sürülmüş, ancak gerçekte varlığı ispatlanamamıştır.

Teoriye göre savunma sistemi vücudun çeşitli dokularına saldırmaktadır. Dokularda spesifik antikorların tespit edilmesi de bu teori lehine değerlendirilmiştir.

Otoimmünite teorisi ilk olarak 1900’lerin başında, immünoloji (bağışıklık) biliminin başlamasıyla beraber ileri sürülmüştür. Sonrasında da, başka bir hastalık etkeni tespit edilemeyen bütün hastalık durumları için 60’lı yıllarda genel kabul görmüş, ve bu görüş günümüze dek taraftar bulmuştur.

Ancak 21. yüzyılda ilerleyen teknoloji sayesinde vücut dokularında virüslerin izole edilebilmesi ve nörotoksin, dermotoksin gibi sinir ve deri hücrelerinde hastalık meydana getiren viral yan ürünlerin tespit edilebilmesi, ayrıca geriye dönük nüfus istatististikleri ile desteklenen bilimsel kanıtlar otoimmün zannedilen süreçlerin aslında VİRAL nedenli olduğuna işaret etmektedir.

Ağır Metal Birikimleri

Cıva, kurşun, bakır, alüminyum gibi ağır metaller küçük miktarlarda da olsa sürekli alındıklarında vücutta birikirler. Biriktikleri yer genellikle karaciğer hücreleri olur.

Tabii ağır metaller kanda da bulunurlar ve vücut sıvılarına geçerler, gebelerde de plasentaya geçerler ve kordon kanında da tespit edilmişlerdir. Böylece bu toksik birikim anne karnında iken ve emzirme sırasında anneden bebeğe geçerek bebeğin karaciğerinin de ağır metal birikimine maruz kalmasına yol açabilir. Bu durum henüz ağır metallere maruz kalma ihtimali bulunmayan bebeklerde görülen hücresel ağır metal birikimlerini açıklamaktadır.

Ağır metal birikimi ile hastalıklar arasında pek çok ilişki gösterilmiştir. Ancak henüz yeterince bilimsel araştırma olmadığı için, bunun doğruluğu ve doğru ise de hangi ağır metallerin vitiligoya neden olduğu henüz gösterilmiş değildir.

Vitiligo sebebi olarak, hücrelerdeki alüminyum ve bakır birikimleri en çok kuşkulanılan nedenlerdir.

Virüsler

Günümüzde virüslerin, otoimmün olduğu düşünülen pek çok hastalık sürecinde en azından hastalığı başlatıcı rol oynadığına inanılmaktadır. Bu hastalıkların başında şunlar gelmektedir:

  • Tip-I Diyabet
  • Romatoid Artrit
  • Otoimmün Tiroid Hastalığı

Bu sayılan hastalıkların vitiligo hastalarında nüfusun geri kalanından daha sık görüldüğü tespit edilmiştir.

Ayrıca, vitiligo gelişme sürecinde de çeşitli virüs enfeksiyonlarının rol oynadığını gösteren pek çok çalışma mevcuttur.

Virüs teorisi vitiligonun aynı ailenin bireylerinde daha sık görülmesini de açıklayabilmektedir. Zira DNA’mızda virüs materyalleri tespit edilmiştir ve bu da ailesel hastalık eğilimine yol açan bir faktör olarak kalıtsal olmadığı görülen ama ailesel varlığı da göz ardı edilemeyen durumları açıklamaktadır.

Virüsler vücuda ilk girdiklerinde bir ateşli hastalık tablosu oluştururlar ancak bu tablo yatıştıktan sonra da vücutta kalmaya devam ederler. Onlar kendilerini bizim DNA zincirimize eklerler (DNA’nın junk/çöp tabir edilen bölümü). Bilindiği gibi, insan genomunun yüzde 9’unun virüslere ait olduğu düşünülmektedir.

Böylece belli virüslerin DNA veya RNA’sı erkek ve dişilerin eşey hücreleri ile (yumurta ve sperm) kuşaktan kuşağa geçebilmektedir. Günümüzde halen teknik olanaklar yeterli olmadığı için, vitiligo gelişim sürecinde bunun olup olmadığı ve bu doğru ise hangi virüslerin vitiligoya neden olabileceği bilinmemektedir.

Vitiligo hastalığının etkeni olabileceği yönünde güçlü bağlantılar bulunan iki virüs tespit edilmiştir:

  1. Hepatitis-C virüsü (karaciğer hücrelerinde hastalık yapar)
  2. Hindi Herpesvirüsü (hindilerde vitiligoya benzer pigmentasyon bozuklukları yapar).

Pek çok araştırmacı viral enflamasyon ile vitiligo arasındaki bağlantıları kanıtlayan bulgular elde etmiş durumdadır ancak bu sonuçların netleşmesi için bu bulgulara başka araştırmacıların da ulaşmasını beklemek zorundayız.

Beslenme

Çoğu deri hastalığının, nedeni henüz anlaşılamasa dahi, bir barsak ya da karaciğer bağlantısına sahip olduğu bilinmektedir. Bu durum ise dikkatimizi beslenme faktörlerine çekmektedir.

Halihazırda beslenme yetersizlikleri ile vitiligo arasında bir bağlantı tespit edilmiş durumdadır. Yeterince vitamin ve mineraller içeren bir diyet hastalığın gidişatını olumlu etkilediği bilinmektedir. Aynı zamanda, bazı gıdaların diyetten çıkarılmasının da bazı vakalara iyi geldiği görülmüştür.

Bu bulgular da yine, karaciğerin vitiligo hastalığındaki olası rolünü göstermektedir. Zira vitamin ve mineraller bize iyi geliyorsa, sebebi bu maddelerin karaciğer tarafından çeşitli enzimatik faaliyetlerde aktif olarak kullanılmasından ötürüdür, bunu biliyoruz.

Yine bize dokunan gıdalar da, yine karaciğerin onları sindirmek için gerekli enzimleri sentezleyememesi yüzünden dokunuyor olabilir. Örneğin ‘Sızdıran Barsak’ sendromu böyle süreçlerde gelişmektedir ve vitiligo ile de ilişkisi gösterilmiştir.

Stres

Duygusal ve fiziksel stresler de, hastalığın ortaya çıkışında veya ilerlemesinde risk faktörü olarak gösterilmektedir.

vitiligo yüz tedavisi alternatif tedaviler ozon terapi hidrojen tedavisi

Ağır metal birikimi, DNA’mızdaki kalıtsal viral eklentiler, veya beslenme ya da stres gibi sebeplerin her birinin tek başına hastalık meydana getirmeyip, hastalığın ancak bu nedenlerden birkaçı bir araya geldiğinde ortaya çıktığı düşünülmektedir. Bu birçok hastalık için geçerli bir görüştür.

DNA’sında viral eklentilere sahip olan kişilerin yukarıda sayılan diğer sebeplerden en az birine veya her üçüne sahip olması halinde hastalık gelişiyor olabilir.

Bu görüşlerin daha çok bilimsel araştırma ile teyit edilmesi gerekmektedir.

Tedaviler

Klasik dermatoloji tedavilerinde en çok başvurulan yöntem bağışıklık baskılayıcı ajanlardır.

Bunun için ağırlıklı olarak kortikosteroidler (halk arasında bilinen adı ile kortizon) ve otoimmün hastalıklarda kullanılan, bağışıklık baskılayıcı antiromatizmal ilaçlar reçete edilir.

Tetrasiklin grubundan bazı antibiyotikler, bağışıklık baskılayıcı veya düzenleyici başka moleküller, T ve B lenfosit gelişme süreçlerini baskılayan ajanlar, hastalıklı bölgelere uygulanan UVB tedavisi, Dar-bant UVB ile fototerapi, lazer cerrahisi gibi yöntemler de ilerlemeyi yavaşlatabilmektedir.

Vitiligo’da Alternatif Tedaviler

Aşağıdaki tedavi yaklaşımları çoğu klasik tedavilerden farklı olarak yan etki yaratmazlar ve sonuçları ümit vericidir:

Anti-Viral Tedaviler

İnterferonlar ve antiviral ajanlarla yapılan C-Hepatit tedavisinden sonra vitiligo belirtileri hafifleyen vakalar bulunmaktadır. Gerçi bu tedavilerin yan etkisiz olduğu söylenemez.

Anti-Viral Bitkilerle Tedaviler

Günümüzde pek çok bitkinin etkisinin aslında antiviral özelliklerden geldiği keşfedilmektedir. Bunların önemli bir kısmı çeşitli hastalıkların tedavisinde zaten kullanılmaktadır. Bu bitkilerin antiviral özelliklere sahip olduğunun keşfedilmesi tıp dünyasını hastalıkların viral nedenleri konusunda araştırmaya da yöneltmektedir.

Halen, vitiligo tedavisinde etkisi gösterilmiş çeşitli bitkisel reçeteler dünyanın her yerinde uygulanmaktadır.

Bitkisel reçetelerin de yan etkilerinin olabileceği, doz ve kombinasyonların dikkatli ayarlanması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.

Ozonterapi

Ozon tedavisi vitiligo süreçlerinde aşağıdaki etkileriyle faydalı olmaktadır:

  • Anti-viral etkiler
  • Anti-enflamatuar etkiler
  • Anti-oksidan etkiler
  • Detoks başlatıcı etkiler
  • İmmün modülatör (bağışıklık destekleyici) etkiler
  • Stres azaltıcı etkiler

Gerek güçlü bir anti-viral ajan olması, gerek ağır metal detoksu meydana getirmesi, gerekse immün-modülatör etkiler üzerinden bağışıklığı normal düzeylere getirmesi ile, ayrıca duygudurumunu iyileştirerek stres yanıtını azaltması sayesinde, ozon terapi vitiligo seyrini etkiler.

Ozon tedavisi vitiligonun ilerlemesini yavaşlatmakta, hatta tedavi süresine bağlı olarak ve beraberinde verilen desteklerle birlikte tamamen durdurabilmekte ya da geri döndürebilmektedir.

Ozonterapinin vitiligo üzerindeki etkilerinin araştırıldığı bir bilimsel çalışmada 50 hastada antioksidan belirteçlerin düzeyleri değerlendirilmiştir ve özel bir protokol ile damar yolundan uygulanan ozon tedavisi ile 3-4 hafta sonunda diffüz veya noktasal repigmentasyon elde edilmiş, depigmente lekelerin çevresinde azalma sağlanarak 40 hastada (%80) vitiligonun ilerlemesi durdurulmuştur.

Ek olarak; süperoksit dismutaz, glutatyon peroksidaz, glutatyon, malonik diadehit, 8-OH-deoksiguanozin gibi serbest radikal düzeylerinin de ölçüldüğü bu çalışmada, malonik dialdehit ve 8-OH-deoksiguanozin düzeylerinde azalma ile beraber oksidatif stres indekslerinde de normalleşme görülmüş, ayrıca serum glutatyon ve glutatyon peroksidaz konsantrasyonunda ortalama 1,5 kat artış elde edilmiştir. Gereykhanova 2017

Ozonterapi interferon sayısını arttırarak da bağışıklığı güçlendirir. Bazı interferon tiplerini 9 kata kadar arttırır ve ozon tedavisi alanlar interferon tedavisinin ağır yan etkilerine katlanmak zorunda da kalmaz.

Ozon tedavisinin yukarıda sayılan klasik vitiligo tedavilerinden farklı olarak, hiçbir yan etkisi yoktur.

Hidrojen Terapi

Serbest radikallerin bütün hastalıklarda rol oynadığı bilinmektedir. Hücrelerde meydana gelen oksidatif stres serbest radikal üretimine neden olur ve bu da sonunda hücrenin ölmesine yol açar.

Ozon tedavisi vücutta antioksidan süreçler başlatmakla birlikte doğrudan antioksidan etki sağlayan tedaviler de mevcuttur. Bunların başında hidrojen tedavisi gelir.

Hidrojen gazı solunarak alındığında hızla kana karışır ve derhal antioksidan etkiler göstermeye başlar. H2, bir selektif antioksidandır ve en zararlı serbest radikaller olan hidroksil radikalini ve peroksinitrit’i selektif olarak inhibe eder.

Hidrojen, bu selektivite (seçicilik) özelliği sayesinde, vücuttaki metabolik faaliyetleri ve reaktif oksijen türevlerinin sinyal faaliyetlerini etkilemez. Böylece, hidrojen tamamen yan etkisiz bir antioksidan tedavi sağlar.

Hidrojen gazının solunarak alınması pek çok hastalığın tedavisinde tek başına etkili bulunmuştur. Serbest radikal üretimine yol açarak doku hasarı oluşturan durumlarda da (örneğin akciğer kanserinde meydana gelen radyoterapi hasarı) bu serbest radikalleri yok ederek iyileşme sağlar.

Hidrojen etkisinin melanositleri oksidatif stresten koruduğuna dair yayınlar mevcuttur: Molecular Hydrogen Protects Human Melanocytes from Oxidative Stress by Activating Nrf2 Signaling

Bu yayına konu olan araştırma Fudan üniversitesi tıp fakültesi Dermatoloji anabilim dalında yapılmış, çalışmada hidrojen etkisi vitiligo hastalarından alınan deri örnekleri, sağlıklı bireylerden alınan deri örnekleriyle karşılaştırılarak incelenmiştir. Karşılaştırma, 2 serbest radikal grubunun ölçülmesiyle yapılmıştır: ROS (reaktif oksijen türevleri) ve MDA (malondialdehit). Çalışma sonucunda bulgular aşağıdaki gibidir:

4 saat boyunca %35 H2 ile tedavi, vitiligo grubunda hem ROS hem de MDA düzeylerini önemli ölçüde azalttı. (Şekil 1) Bu veriler H2’nin vitiligolu hastaların cilt hücrelerindeki oksidatif stresi azaltabildiğini göstermektedir.

ozon hidrojen terapi vitiligo tedavisi
Şekil 1: Hidrojen tedavisinin hücre serbest radikal düzeyleri üzerindeki etkisi

Araştırma şunları göstermiştir:

  • H2, hem melanositlerin hem de keratinositlerin canlılığını ve fonksiyonunu bozan serbest radikal hasarını tersine çevirmiştir
  • Hidrojenin tedavi edici etkisi, yoğunluğuna ve süreye bağlıdır

Hidrojen terapi ile ilgili geniş bilgi >>

Çeşitli hastalıklarda Hidrojen tedavisi etkisi >>

Hidrojen tedavisi alanındaki bilimsel gelişmeler >>

Hidrojenin yaşlanma önleyici etkileri >>

Destekleyici Tedaviler

Vitiligo hastalığında tedaviyi destekleyici faktörler çeşitlidir ve her birinin ayrı önemi vardır:

  • Akupunktur (vücut enerji dengesini sağlar)
  • Antioksidan takviyeler
  • Vitamin-mineral desteği (İnfüzyon Tedavileri)
  • Metabolizmayı destekleyici bitkisel çözümler
  • Kişiye özel beslenme yönetimi
  • Yaşam tarzı değişikliklerinin uygulanması
  • Vücudun stres yanıtını azaltmaya yönelik becerilerin geliştirilmesi

Kliniğimizde tedaviler tüm bu ilkeler üzerinden yürütülmektedir.

Dr. Nilgün Eröztürk – Her hakkı mahfuzdur

× Size nasıl yardımcı olabiliriz?